Öz güven, kişinin yeteneklerini ve duygularını tanıması, kendini sevmesi ve kendisine güvenmesi olarak tanımlanabilir. Çocukta öz güven, doğumla birlikte gelişmeye başlar ve hayat boyu gelişmeye devam eder. Güvensiz çocuk; kendisini yetersiz hisseder ve kendisini akranlarıyla kıyaslar, sürekli olarak eksikliklerini görür. Ve bu durumdan mutsuz olur. Peki, çocuklarda öz güven eksikliği nedenleri ve belirtileri nelerdir?

ÖZ GÜVEN (BENLİK SAYGISI) HAKKINDA

Özgüven (Benlik Saygısı) kişinin kendiyle ilgili yaptığı değerlendirme sonrasında kendinden memnun olup olmaması, kendini bedensel ve psikolojik olarak yeterli, güçlü, önemli, başarılı sağlam bulup bulmamasıyla, kendisini nasıl bulduğuyla ilgili bir kavramdır. Kişinin kendinden hoşnut olması benlik saygısının ve özgüvenin yüksek olduğunun göstergesidir.

Ebeveynler daima çocukları için en iyisini ister, ancak zaman zaman, iyi niyetleri farkında olmadan güçlü bir benlik duygusu geliştirmesinde barikat görevi görür. Benlik saygısı, çocukların yaşamın zorlukları karşısında esnek olmalarını sağlayan bir öz değer duygusudur. Aşırı ebeveynlik ve görünüşte rahatsız edici hareketler çocuğunuzun öz güvenini sabote edebilir.

Çocuklarda Özgüven Ne Zaman Gelişir?

Dünyaya geldiğimiz andan itibaren gelişim sürecine dahil oluruz. Kendimizi ve dünyayı algılamaya başlarız.

Özellikle ilk yaşlar çocuğun varlığını keşfetmesiyle kendisine vereceği değer için çok önem taşır.

Aileden ve çevreden aldığı talepler ve dönütler bu aşamada önemli rol oynar. Bu etmenler doğrultusunda çocuklar, kendisine değerler ve inançlar beslemeye başlarlar. Ve özgüvenin oluşum süreci başlamış olur. Bu süreç, hayat boyu değişime ve gelişime açık bir şekilde ilerler.

Çocuğumun Özgüveni Eksik Mi?

Bunu birkaç maddeyle anlamaya çalışmak tabii ki zordur. Fakat bazı belirtiler üzerinden konuşabiliriz.
Çocuğunuz sorumluluk almaktan korkuyorsa,
Sosyalleşmekten uzak duruyorsa,
İlk olumsuzlukta pes edip yapamayacağına inanıyorsa,
İhtiyaçlarını toplum içinde ifade etmekten kaçınıyorsa,
Karalarında onay almadan hareket edemiyorsa,
Güvende hissettiği yakınları yanında yokken kaygı düzeyi çok artıyorsa,
Göz teması kurmaktan çekiniyorsa,
Yeni şeyleri denemekten korkuyorsa,
Bir başarısızlığını genelleyip, kendisini genel olarak yetersiz görüyorsa,
İnsanların onun hakkındaki düşüncelerine göre kendini yargılıyorsa,
Bir Bebeveyn Olarak Ne Yapmalıyım?

Bilmeliyiz ki, çocuğumuz bizim duygularımızı ve düşünceleri referans alarak yaşamaya eğilimlidir.
Her zaman çocuğumuzun en iyi yerde, en yüksek başarıda olmasını isteriz. Bu bir bebeveynin çocuğu için isteyeceği en doğal arzulardan birisidir. Fakat bu arzularımızda, dikkat etmemiz gereken detaylar vardır.

Ona zorlukla baş edebileceği bir görev verip, sonrasında olumsuz bir dönüt verirseniz de kendisini yetersiz hissedebilir. Bu demek değildir ki, onu sorumluluklarından mahrum bırakmalısınız. Çocuğunuzun yaşını, gelişim sürecini, kabiliyetlerini göz önünde tutup ona göre isteklerde bulunmaya çalışmalısınız.
Koşullu sevgiden uzak durmaya çalışmalısınız. ‘’ Eğer yemeğini yersen seni severim’’ cümlesi, sevginizi bir koşula bağlar. Çocuğunuz o koşulu sağlamadığında sevginizi azalttığını hissedebilir.
Kıyaslama cümlelerinden kaçınmalısınız. ‘’Arkadaşın senden daha güzel resim yaptı ‘’ gibi kıyas içeren cümleler çocuğunuzu eksik, yetersiz hissettirebilir. Kendisini sınandığı bir yarışta hissettirmemeye çalışmalısınız.
Şiddet sadece fiziksel değildir. Psikolojik şiddetten de mutlaka kaçınmalısınız. Başarısızlıkları karşısında ‘’ hiçbir şeyi başaramıyorsun ‘’ veya “ Bu olmamis” gibi olumsuz cümleler çocuğunuzu yalnızca olumsuz etkiler. Benlik güvenini ve saygısını sarsmamalısınız.
Başarısızlıkları üzerinde yoğunlaşmak yerine, becerilerine vurgu yapmaya çalışmalısınız. O zaman özgüvenini geliştirmiş, başaramadıkları için de motivasyon kaynağı olmuş olursunuz. Eğer çocuğunuz güzel resim yapıyor ama kesemiyorsa ‘’ resimlerini çok güzel yapıyorsun, çok beğeniyorum, aynı şekilde kesebileceğine de eminim’’ demek çocuğunuzu olumlu etkileyecektir. Yapamadıklarından kaçınmayacak daha motive olacaktır.
Özgüveni geliştirmek için ona görevler vermekten kaçınmamalısınız. Örneğin, çorapları katlayıp, yerlerine koymak onun görevi olsun. Çocuğunuzla bu şekilde düzenli olarak iş birliği içerisinde ilerlemeye çalışmalısınız. Ve sonrasında olumlu dönütle onu kendisine daha iyi hissettirebilirsiniz.
Çocuğunuzun isteklerini görmezden gelmeyin. Siz yemek yaparken, size yardım etmek istiyorsa, ‘’ hayır, yapamazsın’’ demek yerine bir şeyleri çırpmak gibi küçük işler verebilirsiniz. Bu durum, isteklerinin önemsendiğini ve kendisini bazı konularda yetkin olabileceğini hissettirecektir.
Onun düşüncelerini de önemsediğinizi belli etmelisiniz. ‘’Yemekte ne yapalım? Dışarı nereye gidelim? Sence hangi filmi izleyelim?’’ gibi cümleler onu daha değerli hissettirecektir.
Asıl unutmamanız gereken detay, ebeveyn olmaktan öte arkadaş olmalısınız. Beraber vakit geçirmekten kaçınmayın. Gün içerisinde ayırabildiğiniz bir vakti, beraber oyun oynayarak, aktivite yaparak, kitap okuyarak geçirmeye çalışın. Günün nasıl geçtiğini, kendisini nasıl hissettiğini ona sıklıkla sorun. Hayatta başarılarımız kadar başarısızlıklarımızın da olduğunu hissettirmeye çalışın.
Böylece, eksik gördüğü yanlarıyla barışan, bunları konuşmaktan çekinmeyen, özgüveni daha yerinde çocuklar yetiştirmeye çabalamış olursunuz.
En önemlisi unutmamalıyız ki, mükemmele hiçbir zaman erişemeyiz. Ne biz ne çocuklarımız. Hiçbir zaman kusursuz olamayız. Yetkin olmadığımız noktalarda takılı kalmak, birey olarak kendimize yapacağımız en zararlı şeylerden birisidir.

Güçlü yönlerimiz de zayıf yönlerimiz de bizim bir parçamızdır. Eksiklerimizle kendimizi de çocuklarımızı da cezalandırmamalıyız.Birimizin iyi olduğu konuda, bir diğerimiz kötü olabilir. Bu en doğal düzendir.

Uzman Klinik Psikolog

Beyhan Perim Seçmen